19 Aralık 2009 Cumartesi

Reklam Kokan Hareketler Bunlar

Bazı reklamcıların, reklamın tanımından başlayarak yeniden reklamcılık okumalarını tavsiye ediyorum. Elbette bir reklamın ilginç ve ilgi çekici olması gerek. Ancak bu şekilde insanlarda merak uyandırabilir ve ilgi odağı haline gelebilir. Fakat söz konusu reklamcılık olduğu zaman, ilginç ve ilgi çekici kavramları sözlük tanımının dışına çıkıyor ve biraz sınırları daraltılıyor. Çünkü eğer bir reklam gereğinden fazla bu tanımlara uyuyorsa, o zaman ürünün önüne geçebiliyor. Yıllar önceydi. Bir adamın arabasını sağa sola çarparak hatta üzerine fil oturtarak, dergide beğendiği arabaya benzetmeye çalışmasını konu edinen bir reklam çıkmıştı. Özellikle reklamın sonunda arabadaki elemanların hoş bir müzik eşliğinde (Husan-Bhangra Knights) kafalarını basit harmonik hareket yaparmışçasına bir öne bir arkaya doğru sallamaları hala birçok kişi tarafından gülücüklerle hatırlanır. Reklamı ilk izlediğimde bir araba reklamı olduğunu anlamıştım elbette. Ancak hangi marka olduğuna dikkat etmemiştim. Çünkü tamamen gelişen olaya konsantre olmuştum. "Daha ne gibi çılgınlıklar yapacak bu adam böyle? Gitti araba, parça pinçik oldu!" gibi cümlelerle de beynimi oyalıyordum. Sonraki izleyişlerimde ise hep beğendiğim sahnenin gelmesini bekleyip izledikten sonra kanalı zaplıyordum. Anlayacağınız o markanın ne olduğuna dair fikir sahibi olan sadece gördüğüm her şeyi bir kamera misali kaydeden bilinçaltımdı. Ben hiçbir zaman bilmedim, bilemedim. Ta ki az önce bir Google sayfası açıp aratana kadar. Peugeot! Evet, bildiğim bir marka ama hala o reklamın herhangi bir sahnesinde markaya dair bir kare yakalayamıyorum zihnimde. Mutlaka vardı markaya dair bir sahne, ancak reklamın ihtişamı bir yutan eleman misali markanın adını siliyordu zihinlerden. Bu reklam sadece bir örnekti. Daha ne reklamlar var bunun gibi.
Bazı reklamlar da var ki hem kendinden hem de tanıttığı üründen uzunca bir zaman bahsettirmeyi başarabiliyor. Yine yıllar önceydi.
"Çarçur, harvur al al al al,
Deli gibi deli gibi al al al al,
Paraları paraları saç saç saç saç,
Saç saç saç... Saçma!
Geleceğini harcama.
Avivasa biriktirir, geleceğini biriktirir,
Geleceğini biriktirir Avivasa biriktirir."
Aradan onca zaman geçmesine rağmen hala saniyesi saniyesine, piksel piksel hatırlıyorum bu reklamı. Canım sıkıldıkça, aklıma geldikçe mırıldanıyorum bile. İşte böyle... Olay, markayı reklamın içinde ahenkle dans ettirebilmekte, ikisine birlikte kulak memesi kıvamı verebilmekte.
Reklamın iyisi kötüsü olmaz demeyin, dikkat edin!

6 yorum:

  1. Ama Peugeot reklamları hep o şekilde yapılıyor zaten. 106 da öyleydi, 206 da öyle. 207 de öyleydi, uğur böcekli bir reklamı vardı yasaklanan o da öyle. 45-50 saniyelik küçük bir filmin ardından Peugeot'sunun içinde giden birini görürüz sonra da Peugeot logosunu. Ki kaldı ki senin bahsettiğin 206 reklamı bence aralarında en iyisi. Adamın elinde de kocaman bir afiş vardı yanlış hatırlamıyorsam, Peugeot 206 afişi. Ve o reklamda çalan şarkıyı ne zaman duysam benim aklıma Peugeot 206 gelir. Yani bence iyi bir reklamdı o ya da kötü bir reklam değildi diyelim.

    YanıtlaSil
  2. Sen her zaman bana muhalefet ol böyle zaten! =D
    O zaman bu yorumundan şöyle bir sonuca varabiliriz: Reklamların etkileyiciliği ya da işe yarayıp yaramadığı kişiden kişiye değişebilen bir olgudur.

    YanıtlaSil
  3. :)) En sonunda kovucan sen beni. :)

    Konuya gelince; öyle diyebiliriz. Çünkü yeryüzündeki herkesi memnun edecek bir şey yapamazsın, bu mümkün değil. Herkesin seveceği, tatmin olacağı bir film yapamazsın. Ya da bir şarkı herkese aynı şeyleri hissettirmez.

    YanıtlaSil
  4. Evet haklısın. Reklamcılıkta okuyan bir arkadaşım da "O reklamın hedef kitlesi içinde sen yoksun bu yüzden reklam sana amacına ulaşamamış gibi görünüyor." dedi. Mantıklı ama bu da yanlış bence. Ben de araba kullanıyorum, ben de yeni bir araba almak isteyebilirim gayet. Şampuan reklamlarının geneli de böyle mesela. Hep upuzun saçlı kızlar çıkıyor, şampuanı kullanıyor saçları parlıyor, erkek arkadaşı ondan gözlerini alamıyor hatta sırf kızın saçlarına aşık olduğu için kız ne isterse onu yapıyor. Şimdi efendim erkekler de şampuan kullanmıyor mu? Ben erkek olsam böyle bir reklamdan sonra o markayı kesinlikle almazdım şahsen =D

    YanıtlaSil
  5. Birincisi arkadaşın doğru söylemiş; her reklamın kendi hedef kitlesi vardır. Sen de tabi ki araba almak isteyebilirsin ama alıcıların çoğunluğunu düşündüğümüz zaman çoğunluğu erkekler oluşturuyor. Ki zaten kadınlara arabasını da genellikle kocaları alıyor. :) Şampuan reklamlarına gelince orada haklısın. Ama son bir iki yıldır bu da değişmeye başladı, hatta değişti. Sadece erkeklere özel şampuanlar çıkardılar ve reklamları da bu yönde yapıyorlar. Head & Shoulders - Clear Men gibi.
    Şampuan reklamlarına kızmanı da anlıyorum. Ama kozmetik ürünlerinin reklamları genel olarak hep böyledir zaten; karşı cinsi ele geçirmektir amaç. Seks sattırır. ;) Şampuanı, parfümü geçtim sakız ve cips reklamlarını bile öyle yapıyorlar. Ağzında bu sakız olursa etrafın kızlarla dolar ya da bu cipsi aldığında kendini bir anda parti ortamında bulursun.
    Bir çikolata sana en fazla ne verebilir. İyi bir çikolataysa damağında güzel bir tat, yüzünde de bir tebessüm oluşturur. Ama Magnum Çikolata reklamını düşün.Ne diyor kız: Sanki ateşli bir tango dansçısı seni dansa kaldırıyor.
    Reklamcılar çoğunlukla insanların hayallerini ve özentilerini hedef alırlar. Onlara kızamazsın, sattırmak zorundalar.

    YanıtlaSil
  6. Yok canım onlara kızmıyorum. Sonuçta reklamcılık konusunda profesyonel falan da değilim. Elbette benim bilmediğim ya da düşünemediğim bir şeyler biliyorlar ki bu konuda böyle yapıyorlar. Bu yazıma bütün tepkinin erkeklerden gelmiş olması da garip bir tesadüf oldu =))

    YanıtlaSil