Ruhumuzun denize kıyısı vardır bizim. Biz güneyliler suya
doğmuş, suda büyümüş insanlarız ne de olsa. Deniz bizim ilacımızdır. Düşüp bir
yerimizi kanattığımızda ya da kalbimiz kırıldığında denize koşarız. O tuzlu su,
kumların sıcaklığı, dalgaların sesi, yosun kokusu her derdimize devadır. En
mutlu anlarımızı sahilde kutlarız. En büyük eğlencelerin ev sahibidir deniz. Dibe
battığımız noktada da, gözyaşlarımız denize dökülür. Gözlerimizden düşen minik
damlaların denizin uçsuz bucaksızlığına karışıp yok oluşunu izler, hafifleriz.
Evrende aslında ne kadar da küçük ne kadar da yok denilecek kadar az olduğumuzu
anlarız. Orada tüm egolarımızdan arınırız. Ne anlatsak dinler deniz.
Yargılamadan, küçümsemeden… En büyük sırdaşımız, can yoldaşımız olur bir
noktada. Hissettiğimiz tüm duyguları onunla paylaşma arzusu duyarız.
Paylaşamazsak bir yanımız eksik kalır. Yolun sonu her zaman denize çıkar
burada. Nereye gidersek gidelim gözlerimiz hep onu arar. Kilometrelerce yol
katedip onu göremediğimizde yaşadığımız hayal kırıklığı bundandır. Mavi
hüzündür, mavi mutluluktur, mavi coşkudur Akdeniz’de. Her şey değildir belki
ama birçok şeydir bize göre. Deniz olmadan yaşayamaz mıyız? Yaşayabiliriz belki
de. Ama onunla bir başka yaşarız işte…
2015ten sonra ilk kez yazdığın bu yazıt bi başyapıt olmuş!
YanıtlaSilAma 2 yıl boyunca neden yazmadn ki?
Teşekkür ederim :) O dönem mezuniyetle birlikte araya iş mi arasam master mı yapsam telaşları girdi. Bir de burada yazıp duruyorum ama ulaşabildiğim insanlar var mı yoksa kendi kendime mi konuşuyorum diye bir sorgulama oluyor bazen. Ama yazmaya ara verince, gerek arkadaşlarımdan gerekse gelen maillerden anlıyorum ki okuyanlar, düzenli olarak takip edenler ve yeni yazıları bekleyenler varmış. Sonra aldığım bu gazla yeniden işe koyuluyorum :)
Sil