Yönetmenliğini Andrew Niccol'un yaptığı, başrollerini Justin Timberlake, Amanda Seyfried ve Cillian Murphy'nin paylaştığı "In Time" filmi son zamanlarda izlediğim başarılı aksiyon filmlerinden biri. Fantastik senaryosu insanı hem ağlatıyor, hem güldürüyor, hem de güldürürken düşündürüyor. Film ilerledikçe anlıyorsunuz ki küçüklüğünüzden beri bildiğiniz "Vakit nakittir." sözü hece hece bir kez daha aklınıza kazınıyor. Çünkü filmde para diye bir şey yok. Sahip olduğunuz tek şey zamanınız. Faturalarınızı bu zamanla ödüyorsunuz. Boğazınızdan geçecek olan her lokmayı yine hayatınızdan birkaç dakikayı kaybetmeyi göze alarak karşılıyorsunuz. Bir tanıdığınız sizi gördüğünde "Hey, birkaç dakikan var mı?" diye bir soru yönelttiğinde muhtemelen bu "Seninle birkaç dakikalığına bir şeyler konuşmak istiyorum." anlamına gelmiyor. Sizden gerçekten ona birkaç dakika (günümüzdeki karşılığıyla para) vermenizi istiyor. Evet, sahip olduğunuz zamanı kendi hayatınızı kısaltmak pahasına da olsa sevdiklerinize verebiliyorsunuz. Paranın bir bakıma zamanla ölçüldüğü günümüz dünyasına hoş bir atıf olmuş bu film bence. İlgimi çeken noktalardan biri de, 25 yaşından sonra kimsenin yaşlanmaması. Sözüm ona mühendisler ölümsüzlüğü keşfetmişler ve insanların 25 yaşından sonra (yaşlanmadan) ne kadar süre daha yaşayacakları, kollarındaki zaman sayaçlarına çalışarak yükledikleri zamana bağlı. Kısacası ne kadar çok zaman kazanırsanız o kadar çok hayatta kalıyorsunuz. Filmde iki grup insan karşımıza çıkıyor: kolunda en fazla birkaç dakikası bulunan, günlük ihtiyacı olan zamanı kazanabilmek için varını yoğunu ortaya koyan fakirler ve bütün aile bireylerini sonsuza kadar yaşatabilecek zamanı olan zenginler. Filmde zengin kesim bir elmas küpe için milyonlarca yılı bir çırpıda feda edebilirken, varoş kesim tek bir saniye daha fazla yaşayabilmek için büyük bedeller ödemek zorunda kalıyor. Her ne kadar konusu ve fantastik ögeleri nedeniyle filmin gelecekte geçtiği söylense de, aslında film şimdiki zamana ayna tutuyor acı bir şekilde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder