27 Mayıs 2017 Cumartesi

Sapyoseksüelleştiremediklerimizden misiniz?

Tamam anladık, hepiniz sapyoseksüelsiniz arkadaşlar. Aferin size de… Bundan bize ne? “Ben zeki insanlardan hoşlanırım.” durumu vardı zaten ama tahrik olma kısmı yeni çıktı galiba. Kimin neyden tahrik olacağına karışacak değiliz elbette, ancak bilmek zorunda da değiliz takdir edersiniz ki… Günlerdir o kadar çok hesapla karşılaştım ki, bio kısmında kendini tek kelimeyle “sapyoseksüel” olarak nitelendiren… Sen bu musun arkadaşım gerçekten? İnsanlar kendinden bahsetmeni istediğinde aklına sadece nelerden tahrik olduğun mu geliyor? Tüm dünyada “Smart is the new sexy.” akımı başladı bunu kabul ediyorum. Zekanın, entelektüelliğin desteklenmesini de çok şık buluyorum. Ama kusura bakmayın, hepinizin sapyoseksüel olduğuna inanmıyorum. Daha sapyoseksüel kelimesini iki gün önce öğrenen mi dersin, “sapiosexüel” gibilerinden ortaya karışık bir dille yazmaya çalışan mı… Kimisi ortalamanın oldukça üzerinde kızlarla/erkeklerle şansını denemiş, olmamış. Sonra kedinin uzanamadığı ciğere mundar demesi hesabı güzel sözlerine, akrostişlerine aldığı ret cevabıyla 180 derece bir dönüş sergileyip “Ben zaten sapyoseksüelim, senin gibi aptallarla uğraşamam.” demiş. Kimisi belki mahalle baskısına bir cevap olsun diye, belki de isteyip de olduramadığı şeyler için kendine bir cevap niteliğinde yalnızlığını sapyoseksüel olmasına bağlamış. Kimisi de zekası sıfırın altında 10 olan birinin vasatın altında bir zekadan etkilenebileceğini düşünememiş olsa gerek ki kendi zekasını vurgulamak adına sapyoseksüel olduğunu açıklamış. Eğri oturup doğru konuşalım şimdi. Kendine ve hayata dair farkındalığı yüksek olan, zeki ve entelektüel insanlar herkesin ilgini çeker. Ancak karar aşamasında bu ne kadar etkili olur? Diğer kriterler arasındaki oranı nedir bu etkilenmenin? İşte bu noktada kimileri dış görünüşe aldanır. Kimileri bir güç simgesi olarak paradan yana oy kullanır. Geriye gerçekten sadece ama sadece zekadan etkilenen ve onun peşinden giden mini mini bir azınlık kalır. Bu arada belirtmek isterim ki, zekanın başlı başına büyük bir gücü simgelediği çağa da girdik sayılır artık. Dolayısıyla gerçekten zekayı takdir eden insanlarla, zeki bir insanın ileride güçleneceğini iyi yerlere geleceğini düşünerek ondan hoşlandığını belirtenleri bir noktada ayırt etmemiz gerekecek pek yakın bir gelecekte… Benden şimdilik bu kadar. Hoşça kalın… Sapyoseksüel kalın?

21 Mayıs 2017 Pazar

Akdeniz İnsanı

Ruhumuzun denize kıyısı vardır bizim. Biz güneyliler suya doğmuş, suda büyümüş insanlarız ne de olsa. Deniz bizim ilacımızdır. Düşüp bir yerimizi kanattığımızda ya da kalbimiz kırıldığında denize koşarız. O tuzlu su, kumların sıcaklığı, dalgaların sesi, yosun kokusu her derdimize devadır. En mutlu anlarımızı sahilde kutlarız. En büyük eğlencelerin ev sahibidir deniz. Dibe battığımız noktada da, gözyaşlarımız denize dökülür. Gözlerimizden düşen minik damlaların denizin uçsuz bucaksızlığına karışıp yok oluşunu izler, hafifleriz. Evrende aslında ne kadar da küçük ne kadar da yok denilecek kadar az olduğumuzu anlarız. Orada tüm egolarımızdan arınırız. Ne anlatsak dinler deniz. Yargılamadan, küçümsemeden… En büyük sırdaşımız, can yoldaşımız olur bir noktada. Hissettiğimiz tüm duyguları onunla paylaşma arzusu duyarız. Paylaşamazsak bir yanımız eksik kalır. Yolun sonu her zaman denize çıkar burada. Nereye gidersek gidelim gözlerimiz hep onu arar. Kilometrelerce yol katedip onu göremediğimizde yaşadığımız hayal kırıklığı bundandır. Mavi hüzündür, mavi mutluluktur, mavi coşkudur Akdeniz’de. Her şey değildir belki ama birçok şeydir bize göre. Deniz olmadan yaşayamaz mıyız? Yaşayabiliriz belki de. Ama onunla bir başka yaşarız işte…