Tamam anladık, hepiniz sapyoseksüelsiniz arkadaşlar. Aferin
size de… Bundan bize ne? “Ben zeki insanlardan hoşlanırım.” durumu vardı zaten
ama tahrik olma kısmı yeni çıktı galiba. Kimin neyden tahrik olacağına
karışacak değiliz elbette, ancak bilmek zorunda da değiliz takdir edersiniz ki…
Günlerdir o kadar çok hesapla karşılaştım ki, bio kısmında kendini tek
kelimeyle “sapyoseksüel” olarak nitelendiren… Sen bu musun arkadaşım gerçekten?
İnsanlar kendinden bahsetmeni istediğinde aklına sadece nelerden tahrik olduğun
mu geliyor? Tüm dünyada “Smart is the new sexy.” akımı başladı bunu kabul
ediyorum. Zekanın, entelektüelliğin desteklenmesini de çok şık buluyorum. Ama
kusura bakmayın, hepinizin sapyoseksüel olduğuna inanmıyorum. Daha sapyoseksüel
kelimesini iki gün önce öğrenen mi dersin, “sapiosexüel” gibilerinden ortaya
karışık bir dille yazmaya çalışan mı… Kimisi ortalamanın oldukça üzerinde
kızlarla/erkeklerle şansını denemiş, olmamış. Sonra kedinin uzanamadığı ciğere mundar
demesi hesabı güzel sözlerine, akrostişlerine aldığı ret cevabıyla 180 derece
bir dönüş sergileyip “Ben zaten sapyoseksüelim, senin gibi aptallarla uğraşamam.”
demiş. Kimisi belki mahalle baskısına bir cevap olsun diye, belki de isteyip de
olduramadığı şeyler için kendine bir cevap niteliğinde yalnızlığını
sapyoseksüel olmasına bağlamış. Kimisi de zekası sıfırın altında 10 olan
birinin vasatın altında bir zekadan etkilenebileceğini düşünememiş olsa gerek
ki kendi zekasını vurgulamak adına sapyoseksüel olduğunu açıklamış. Eğri oturup
doğru konuşalım şimdi. Kendine ve hayata dair farkındalığı yüksek olan, zeki ve
entelektüel insanlar herkesin ilgini çeker. Ancak karar aşamasında bu ne kadar
etkili olur? Diğer kriterler arasındaki oranı nedir bu etkilenmenin? İşte bu
noktada kimileri dış görünüşe aldanır. Kimileri bir güç simgesi olarak paradan
yana oy kullanır. Geriye gerçekten sadece ama sadece zekadan etkilenen ve onun
peşinden giden mini mini bir azınlık kalır. Bu arada belirtmek isterim ki,
zekanın başlı başına büyük bir gücü simgelediği çağa da girdik sayılır artık.
Dolayısıyla gerçekten zekayı takdir eden insanlarla, zeki bir insanın ileride
güçleneceğini iyi yerlere geleceğini düşünerek ondan hoşlandığını belirtenleri bir
noktada ayırt etmemiz gerekecek pek yakın bir gelecekte… Benden şimdilik bu
kadar. Hoşça kalın… Sapyoseksüel kalın?
27 Mayıs 2017 Cumartesi
Sapyoseksüelleştiremediklerimizden misiniz?
21 Mayıs 2017 Pazar
Akdeniz İnsanı
Ruhumuzun denize kıyısı vardır bizim. Biz güneyliler suya
doğmuş, suda büyümüş insanlarız ne de olsa. Deniz bizim ilacımızdır. Düşüp bir
yerimizi kanattığımızda ya da kalbimiz kırıldığında denize koşarız. O tuzlu su,
kumların sıcaklığı, dalgaların sesi, yosun kokusu her derdimize devadır. En
mutlu anlarımızı sahilde kutlarız. En büyük eğlencelerin ev sahibidir deniz. Dibe
battığımız noktada da, gözyaşlarımız denize dökülür. Gözlerimizden düşen minik
damlaların denizin uçsuz bucaksızlığına karışıp yok oluşunu izler, hafifleriz.
Evrende aslında ne kadar da küçük ne kadar da yok denilecek kadar az olduğumuzu
anlarız. Orada tüm egolarımızdan arınırız. Ne anlatsak dinler deniz.
Yargılamadan, küçümsemeden… En büyük sırdaşımız, can yoldaşımız olur bir
noktada. Hissettiğimiz tüm duyguları onunla paylaşma arzusu duyarız.
Paylaşamazsak bir yanımız eksik kalır. Yolun sonu her zaman denize çıkar
burada. Nereye gidersek gidelim gözlerimiz hep onu arar. Kilometrelerce yol
katedip onu göremediğimizde yaşadığımız hayal kırıklığı bundandır. Mavi
hüzündür, mavi mutluluktur, mavi coşkudur Akdeniz’de. Her şey değildir belki
ama birçok şeydir bize göre. Deniz olmadan yaşayamaz mıyız? Yaşayabiliriz belki
de. Ama onunla bir başka yaşarız işte…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)