Her oluşumun kendine göre kuralları vardır. Yazılı ya da yazısız... Bir şekilde kendilerini belli etmeyi başaran kurallar... Twitter'ın da kendine has bazı kuralları var işte. Yazdıklarınızın binlerce hatta milyonlarca kişi tarafından okunması, her yazdığınız cümlenin retweet edilmesi tamamen ne kadar ünlü olduğunuzla doğru orantılıdır mesela. "Sabah kalktım, kahvaltı yaptım.", "Sütümü içtim yatıyorum.", "Tostumu yedim, bekliyorum.", "Tuvalete gittim biraz önce, nasıl rahatladım anlatamam." tarzında bir ilkokul öğrencisinin günlüğüne yazdıklarından daha beter cümleler yazmalarına rağmen herkes onları izlemeye alır. Her yazdıkları olay olur. Çünkü onlar ünlüdür ve birçok insan tarafından hayatları hep merak edilmiştir, edilmektedir ve hiç şüphesiz ki edilecektir. Paparazzilik denilen şeyin ortaya çıkması da bu yüzdendir. Bir de "twitter ünlüsü" denilen bir kavram ortaya çıkmıştır ki onlar diğer ünlülere oranla biraz daha kendi çabalarıyla bir yerlere gelmeyi başaranlardır. Belki sessiz kalmış bir dünyanın sesi oldukları, birçok kişinin dile getiremediklerini dillendirdikleri için belki de sadece güzel yazdıkları için izlenirler. Zaten adınız "twitter ünlüsü" olarak anılmaya başlamışsa işiniz artık çok daha kolaydır. Çünkü insanlar belki kavramda gördükleri "ünlü" sözcüğü yüzünden tamamen bilinçaltından gelen bir sesle belki de "Herkes beğeniyor, izlemeye alıyorsa demek ki iş var bunda. Benim neyim eksik ben de izlerim!" mantığıyla sizi izlemeye alır. Çok da yabancı olmayan bir durumdur bu aslında. Zira kendisi bildiğimiz sürü psikolojisidir. Twitter'da dönüp duran, izleyici sayısıyla doğru orantılı olarak çok ilginç noktalara ulaşabilen bu güç gösterilerini takmadan sadece arkadaşlarıyla haberleşmek, eğlenmek amacıyla bu hizmetten faydalananlar da var ki onlar belki de en iyisini yapıyorlar. Bu da ben, kendim hatta ta kendim efendim: http://twitter.com/BanuDemir
Hangi gruptan olduğuma siz karar verin ;)