Bir arkadaş ortamında tıp okuyanlar ballismus, iktus, opistotonus diye artistlik yaparken mühendislik öğrencilerinin onlara sadece calculus cevabını verebilmesi ne de acı! Evet, itiraf etmeliyim ki hep bunun ezikliğini yaşadım, yaşıyorum ve yaşayacağım galiba. Benim için 14 mart Dünya Pi Günü, Einstein'ın doğum günü ve benim doğum günümden ibaretti. Bu kesinlikle bir tesadüf değildi. Babam içinse 14 mart demek öncelikle benim doğum günüm, sonrasında ise Tıp Bayramı demekti ve bu da bir tesadüf değildi. Sonuç olarak inatçının önde depar atanı olaraktan tıp yerine mühendislik okumayı tercih ettim. Bununla da yetinmeyip ODTÜ'ye geldim. "Yok artık, biz de abarttık ama çikolatasını abarttık sonra kekini kabarttık." gibilerinden biraz garip biraz iğrenç biraz da medyatik söylemlerle belki sizin görüşünüzle esprilerle beni eleştirdiğinizi duyar gibiyim. Öncelikle şunu öğrendim ki, ODTÜ'ye mühendis olmaya gelip "mööhendis" olup çıkıyorsunuz efendim. Arkadaşlarınız sizinle inek diye dalga geçerken siz onu bile e-neck diye anlıyorsunuz. Artık günde 2-3 saatten fazla uyuyabildiğim günlerimi özler oldum. Sürekli bir şeyleri ihmal ederek imkansız hesaplamaları yapar hale geldim. İleride alışkanlığa dönüşüp hayatımdaki önemli birçok şeyi ihmal etmeme sebep olabiliritesi kuvvetle muhtemel görünmesine rağmen, bu ihmal etme durumunun hesaplamalarla sınırlı kalmasını diliyorum. Bazen öyle anlar geliyor ki kafamı duvara sürtüp kıvılcım çıkarmak istiyorum. Hatta sonra abartıp "Oluşan sürtünme kuvvetini, duvarın sürtünme katsayısını, açığa çıkan ısıyı falan da hesaplar neşemi bulurum." diye geçiriyorum içimden. Biz ki, bir parça koparırken tuvalet kağıdı rulosuna kazandırdığımız açısal hızı, momentumu bile hesaplamış mühendis adaylarıyız. Biz ki yıllar yıllar öncesindeki Dünya Kupası maçlarında Hakan Şükür'ün İlhan Mansız'a gönderdiği pasın sinüs bileşeninin birkaç milimetre fazla olmasıyla birlikte atılabilecek golü hesaplayıp böyle bir şansı kaçırdığımıza üzülebilen çılgınlarız. Biz ki o permütasyon senin bu kombinasyon benim diyerekten türevini aldığımız hayata nanik yaparak integrali çakan muzurlarız. Biz ki "Oku, Düşün, Taşın, Üşüt" felsefesinden bir haber, açılımını Orta Doğu Teknik Üniversitesi sanarak ODTÜ'ye gelmiş zavallılarız. İşte tam olarak da bu yüzden ODTÜ'lü düşünüp tasarlıyor, İTÜ'lü yapıyor, Boğaziçi'li de kokteyline gidiyor. Gelin görün ki insan beyni bilgisayar misali. Hergün yeni bir değil on değil yüzlerce yeni bilgi yüklemek zorunda kalıyoruz. Fakat her bilgisayarın olduğu gibi her insan beyninin de kendi yarıçapında bir kapasitesi var. Yeni bilgileri yüklemek için eski gördüklerimizi, işimize yaramayacağını düşündüklerimizi seçip siliyoruz ne yazık ki. Sonra da alın size ezberci eğitim damgası! Böyle Bizans oyunlarını yemeyecek kadar büyüdük gelin görün ki. Rica ediyorum, format atmak zorunda bırakmayın bizi. Ve son olarak "Bir de siz Türkiye'nin kaymak tabakası olacaksınız." diye bize bir güzel fırça çeken sevgili hocama "Dünya'nın en büyük başarıları onların imkansız olduğunu anlayacak kadar zeki olmayan kimseler tarafından başarılmıştır." demek istiyorum.